Sokaklarında dolaşırken, birden herşey canlanıverse; bir filmi içinden izlermişçesine yaşasam keşke Priene'yi dedim her adımımda. O dönemde yaşamış birçok insanın girmesinin yasak olduğu tapınaklarda gezmek ve anfi tiyatrodaki sadece kralların oturabildiği taştan koltuklara oturabilmek özel hissettirdi kendimi şimdiki Priene'de. Parça parça hayaller kurdum her gördüğüm güzelliğin önünde. Bu köşede beyazlar içinde yakışıklı genç, güzelliği tüm Priene'de nam salmış güzeller güzeli Ladeus'a(tamamen hayal ürünü bir isim) ilan-ı aşk etmiş mesela. Bu köşede Orophernos ile Attalos, Ariarathes'i öldürmek için hain bir plan yapmışlar...
Ne ağacı olduğunu bilmediğim bir ağacın altında hala Priene kenti topraklarındayken yazıyorum
bu satırları. Önümde Söke Ovası... Bu ovanın bir zamanlar deniz olduğunu düşününce, acaba yeryüzünde ki cennet burasımıymış diyor insan.
Neyse daha fazla oyalanmayayım, Priene'li olmadığım anlaşılmasın yada hain bir pusuya kurban gitmeden, kısa bir süre daha yaşayacağım şehrime geri döneyim...
Priene ile ilgili linkler ve resimler:
Resim 1
Resim 2 <= Bakmanızı kesinlikle tavsiye ederim
Resim 3
Link 1
Link 2
Link 3 <= Vikipedi
Link 4